Ürün Açıklaması
“Vebalı Bellek” ile başlayan Asgar Ayman’ın sıra dışı yolculuğu, “Düşünsel Gürültüler” ile yeni boyutlara ulaşıyor. Üniversite yıllarına adım atan Asgar, geçmişin hayaletleriyle yüzleşmeye ve kıymetli bir aşkın ışığında geleceğe tutunmaya çalışıyor. Ancak onun dehası, onu hem büyük başarılara hem de tehlikeli sırların eşiğine sürüklüyor.
“Düşünsel Gürültüler”, Asgar’ın yapay zekâ, paralel evrenler ve insan ruhunun derinlikleriyle olan mücadelesini anlatırken, okuyucuyu da felsefi bir sorgulamaya davet ediyor.
Yapay zekânın sınırları nerede başlıyor, insanın sınırları nerede bitiyor?
Sevgi, acı ve umut, insan kaderini nasıl şekillendiriyor?
Asgar, “Düşünsel Gürültüler” arasında kendi gerçeğini bulabilecek mi?
“Vebalı Bellek”in devamı olan bu sürükleyici hikâye, sizi düşünmeye, sorgulamaya ve Asgar’ın gizemli dünyasına kapılmaya davet ediyor.
Yazar Hakkında
İlkokul, ortaokul ve liseyi memleketim Mersin Tarsus’ta tamamladıktan sonra üniversiteyi Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği okudum. Askerliğimi yedek subay olarak Isparta’nın Eğirdir ilçesinde, Hakkâri’nin Şemdinli ve Derecik ilçelerinde yerine getirdim. 32 yaşındayım ve şu anda memleketimde yaşıyor ve şimdilerde bir diyaliz merkezinde çalışıyorum. Yani henüz yolun başında hayallerinin peşinde giderken sizlere ilk hikâye serimle “Merhaba” demekteyim. Yazarlığa adımımsa çocukluğumdan kaynaklı. Çok olmasa da çocuklarının üstüne titreyen korumacı bir yapıya sahip anne ve babamın kişiliğimin gelişmesine etkisi olduğunu düşünüyorum. Çocukluğumun, yaşıtlarımla koşup oynamaktan ziyade daha çok oyuncakları ile onları konuşturarak oynayan, başını yastığa koyduğunda hayali karakterler ve hikâyeler oluşturarak geçmesi, yaşanması mümkünken yaşanmayıp iç dünyamda kalanların ara ara kendisini hissettirerek beni baskı altına alması ve benim uzunca bir süre bunları görmezden gelmelerimin artık beni bunalttığı bir evrede yazarak veya kendimle ya da birileri ile konuşarak içimden uzaklaştırıp rahata kavuşturduğunu hissetmemle başladı. Bu fark edişle o günden beri aklıma gelenleri not edinmeyi adet edindim. Çevremde olup bitenleri gözlemlemeye başladıkça da yavaş yavaş yazım hayatıma giden süreç başladı. İç dünyamdan ve dış dünyamdan edindiklerim birbirleriyle yoğrulurken de Asgar Ayman’ın ortaya çıkması ‘Sığna’ serüvenini yazmamı sağladı. On beşinci yaşımın ortalarında başlayan bu serüvene dair edinimimde onuncu yıla girdiğim sıralar hayatımın çalkantılı bir döneminde kaleme alış sürecim başladı. Ve dört buçuk yılda bu serüveni kaleme alırken yazarlığa dair de “Yolda öğrenmek” öğretisinin vücut buluşu oldum. Elbette bu yola başlarken korkularım ve tecrübesizliğin tedirginliği vardı. Bilmemek tedirgin eder insanı. Etrafa dağılmış, bir peçeteye dahi yazılmış notları birleştirmeye, hikâyenin gidişine göre ayırıp sınıflandırmayı yapmama rağmen bile Asgar Ayman’ın serüvenine nasıl başlangıç yapacağımı bilemedim. Bir süre böyle devam etti. Süreç uzadıkça da kendimi yazmaya hazır hissetmediğimi düşündüğüm günlerden birinde birdenbire gelen bir fikirle ilk hikâyeme başlangıç yapmak böylelikle nasip oldu.