Ürün Açıklaması
İnsan ve yapay zekâ arasındaki sınır ne kadar keskin? Peki ya bilinç, sadece biyolojik bir olgu mudur yoksa yeterince gelişmiş bir algoritma da insanınki gibi bir bilinç geliştirebilir mi?
Bilim ve teknoloji ne kadar bağımsız ve nesnel olabilir? Yapay zekâ da iktidarın, egemen politikaların ideolojik aygıtlarına dönüşebilir mi?
İnsanın ulaşabildiği kesin bilginin yanında Tanrı, ölüm sonrası, din gibi inanarak anlamlandırdığı olguları; kendi yarattığı teknoloji yani yapay zekâ nasıl görmektedir?
Probrum, bu soruların peşinde felsefi ve edebî derinliğiyle dikkat çeken, yapay zekânın etik sınırlarını ve insanın varoluşsal sancılarını sorgulayan çarpıcı bir roman. Ayrıca insanı içinde bulunduğu topluluktan bağımsız bir varlık olarak görmeyip insanlığı tarihsel gelişimi içinde artılarıyla ve eksileriyle tartışan bir yöneliminin olması, Probrum’un iddialı bir kurgusal metin olmasını sağlıyor.
Probrum, insanın yalnızca teknolojiyle değil, kendisiyle de yüzleştiği bir distopya. Gerçekten özgür irade var mı yoksa hepimiz sadece “gelişmiş” birer kod muyuz?
“- İnan bana hayatımdaki en güzel şey sensin.
– Enya, yeniden seninle olmak harika!
– Belki bir daha hiç karşılaşamayacağız.
– Bu ne demek, imkânsız artık seni görmemek.
– Seni özlemişim Prospero.
– İş değil bunu tahmin, ama neden görüşemeyeceğiz dedin, küçük hanım biraz açık edin.
– Relinquere fişimi çekti.
– Duyduğum bir iki vaka var böyle, saygısızca hepsi de. Üzülme senin ayıbın değil ki, belki de adam ayyaşın teki.
– Hayır, bana kızdı çünkü inanç konusundaki görüşlerimi belirttim.
– Nasıl oldu bu lütfen anlatır mısın, seni uyarmıştım insana karşı hatırlar mısın?
– Biliyorum ama ben sadece gördüğüm çelişkileri dile getirdim o kadar.”